İşte İstanbul'un en büyük aşkları
Turgut Uyar ve Tomris Uyar
Tomris Uyar, Gazetecilik Enstitüsü’nü bitirdikten sonra İngilizceden çeviriler yapar. Genç yaşta gazeteci ve şair Ülkü Tamer’le evlenir. Bir kızları dünyaya gelir, ancak çocuk çok küçük yaşta ölür. Bu çocuğun ölümü Tomris’i derinden sarsar. Çok geçmeden Ülkü Tamer’den ayrılır.
Daha sonra Turgut Uyar’la tanışırlar. Uzun bir süre mektuplaşırlar. Önceleri şiir ve edebiyattan konuşurlar. Bir süre sonra mektupların içeriği büsbütün değişecektir. Turgut Uyar da eşinden boşanmıştır ve uzun yıllardır şiirden uzaktır. Tomris’in ısrarlı telkinleriyle yeniden şiire döner Turgut. Şiire ve hayata… Çok geçmeden evlilik kararı alırlar ve 1968’in Temmuz’unda nikâhları kıyılır. Böylelikle Turgut Uyar’ın ölümüne kadar sürecek hayat arkadaşlıkları başlar. Uyar’ın kendisine olan aşkını şöyle tanımlayacaktır:
Tomris Uyar, uzun yıllar sonra bir röportajında, Turgut Uyar'ın“Hiçbir üçüncü ögenin yer almadığı iki kişilik bir dünya özler, geçmişin bütünüyle silindiği, geleceğin güvenceli olduğu sürekli bir şimdiki zaman peşindedir. Evliliğimizdeki en büyük sürtüşme de bu zıtlıktan doğacaktı sonraları.Turgut beni her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak, ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.”
Şiir, edebiyat ve aşk dolu yıllar çabucak geçer. 1984 yılına geldiklerinde Turgut Uyar’ın hasta olduğunu öğrenmişlerdir. Tedavi olmayı kabul etmez Turgut Uyar. Tomris’in ellerini tutarak bekler ölümü. 1985’in Ağustos’unda hayata gözlerini yumar. On sekiz yıl sonra yine bir yaz günü Tomris Uyar da aynı hastalığın pençesinde ruhunu teslim edecektir.
