İşte İstanbul'un en büyük aşkları
Nazım Hikmet ve Piraye
Nazım Hikmet kız kardeşi Samiye Hanım’ın yakın arkadaşı Piraye Hanım’la tanıştığında (1930), Piraye Hanım kocasından ayrı yaşayan, iki çocuk sahibi bir kadındır. Nazım Hikmet’in kadınlarla bir daha ciddi ilişkiler içine girmemek yönündeki kararı, “alev saçlı ve akıllı” Piraye Hanım’ı tanıyınca bozulur. Piraye’de “iyi ve dingin bir hayat” vaadini görür Nazım. İki yıl böylelikle geçtikten sonra evlenmeye karar verirler.
Öte yandan yargılamalar ve tutukluluklar sebebiyle ancak 31 Ocak 1935’te nikâhlanabilirler.
Nazım Hikmet ile Piraye, on altı yıl süren hayat arkadaşlıklarının sadece üç senesinde bir arada bulunabilmişlerdir.
Evliliklerinden Mehmet Nazım adında bir oğulları dünyaya gelmiştir. 1933’ten 1950’ye kadar kendisine gönderdiği mektupları Piraye, Nazım’ın cezaevindeyken yaptığı bir tahta bavulda saklayacaktır. Piraye bu mektuplar sayesinde tam on bir yıl sabırla, aşkın cefasını çekerek Nazım’ın yolunu beklemiştir.
Nazım Hikmet, Piraye’sine bu mektuplarda “Canımın canı; sevgilim; biriciğim; karıcığım; güzelim; iki gözüm; bir tanem; ışığım, ekmeğim ve toprağım” gibi hitaplarla seslenir.