İşte İstanbul'un en büyük aşkları
Cahit Zarifoğlu ve Berat Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu, askerliğini bitirip döndüğünde artık otuz beş yaşındadır ve bir aile kurmak niyetindedir. Onun bu niyetini bilen yakın dostu Rasim Özdenören ile eşi, Abdülhakim Arvasi’nin torunu olan Berat’ın, Cahit’e uygun bir eş adayı olduğunu düşünürler. Rasim Bey’in tavsiyesi üzerine Cahit Bey, yanına müstakbel kayınpederini yakından tanıyan birini alarak Van’a doğru yola koyulur.
Berat Hanımların evi her zamanki gibi misafirlerle doludur. Cahit Bey ve arkadaşı, Berat’ın babası Kasım Arvas’a konuyu açarlar. Babası, önce kızının fikrini almak ve kararını sonra bildirmek ister. Cahit Bey’i yakından tanıyan Necip Fazıl’a, kızına talip olan bu damat adayını sorar Kasım Bey. Necip Fazıl doğrudan, “Ooo, ne güzel! Nikâh şahitleri de ben olurum.” diye cevap verince, babanın kalbi mutmain olur. Mesafeler uzak olduğu için nikâha dair hazırlıklar telefonda görüşülür.
Berat Hanım kına gecesine kadar Cahit Bey’i sadece bir iki kez görür. Onda da mahcubiyetinden doğru dürüst yüzüne bile bakamaz. Ne konuştuklarını değil, kalbinin çarpıntısını hatırlar sadece Berat Hanım o günlerden. Kalbinde, o güne kadar tanımadığı duygular filizlenmiştir.
Van’daki kına gecesinde çiftin resmî nikâhı da kıyılır. Söz verdiği gibi Necip Fazıl, Cahit Zarifoğlu’nun nikâh şahidi olur.
Ertesi gün, yeni evliler bir arabayla Maraş yoluna koyulurlar, oradan da ver elini Ankara. Çiftin dört çocuğu da Ankara’da peş peşe dünyaya gelir.
