
Uzun ekran süresinin, dikkat eksikliğinin en önemli nedenlerinden olduğunu belirten Psikolojik Danışman Sümeyye Üstün, "ekran bağımlılığı ne kadar fazlaysa, işitsel dikkat o kadar azdır" diyerek ebevynlere uyarılarda bulundu.
Çocuklarda ekran kullanımı son yıllarda oldukça yüksek bir seviyeye çıktı. Çocuklarının ekrana bakma süresinin uzunluğundan şikayet eden anne babalar, ekranın olası zararlarından da endişe ediyor. Bunlardan en sık görüneni de ekran süresinin dikkat üzerinden gerçekten bir etkisi olup olmadığı. Ekranın çocukları daha donuk bir halde getirdiği ve motor becerilerine zayıflamaya sebep olduğu halk arasında sıklıkla konuşuluyor. Örneğin çocuğunuza seslendiğinizde onun sizi duymadığı veya geç duyduğu gibi durumları yaşamış olabilirsiniz. Bu gibi durumlar dikkatte yavaşlama ve dikkat eksikliği olarak görülebiliyor. Peki, gerçekten de ekran bağımlılığı ve dikkat arasında bir ilişki var mı? Cevabı aşağıda bulabilirsiniz.
Aydın Sağlık Dergisinde yayınlanan bilimsel bir araştırma var. Bu araştırmada İstanbul Aydın Üniversitesi’ndeki akademisyenler çocukların işitsel dikkat ve ekran bağımlılığı arasındaki ilişkiyi incelediler. Bu araştırmanın sonucunda ise, işitsel dikkat ve ekran bağımlılığı arasında negatif bir ilişki bulundu. Bu şu demek: ekran bağımlılığı ne kadar fazlaysa, işitsel dikkat o kadar azdır. Yani bu araştırma gösteriyor ki ekran bağımlılığı ve işitsel dikkat arasında ters bir ilişki vardır.
Bununla birlikte, çok fazla bilgisayar oyunu oynayan çocukların daha az sosyal ilişki kurduğu ve iletişime kapalı olduğu halk arasında konuşulan bir diğer konu. Araştırmada oyun bağımlılığı ile sosyal anksiyete arasında gerçekten bir ilişki olup olmadığı da incelendi. Bu amaçla oyun bağımlılığı olan çocukların sosyal anksiyete düzeyleri ölçüldü.
Araştırmanın sonucuna göre bu iki fenomen arasında ise pozitif bir ilişki çıktı. Bunun anlamı, oyun bağımlılığı ne kadar fazlaysa sosyal anksiyete de o kadar fazla olduğudur. Yani oyun bağımlılığı olan çocukların sosyal ilişki kurma kapasitesinin de düşük olduğu söylenebilir. Veya tam tersi, sosyal ilişki kapasitesi düşük çocuklar, daha fazla oyun oynamaya meyilli olurlar.
Öte yandan birçok insan yaşamıştır ki, çocuk ekranın başına geçtiğinde diğerlerini duymamaya başlar. Ne kadar seslenseniz de pek fazla dikkat vermez. Öyle ki, sanki siz ve dış dünya hiç umurunda değil gibi davranır. Esasında orada farklı bir mekanizma işler: İşitsel girdiler kulak tarafından alınıp beynin işitme korteksine gider. Beyinde bulunan bir filtreleme sistemi var ki; bazı sesleri önemser, bazılarını ise dışlar.
Çocuk küçüklükten beridir oyalanmak, yemek yedirilmek veya sakinleştirilmek için ekran başına oturtturuldukça, çocuğun işitsel dikkati bundan etkilenmeye başlar. Gitgide dikkat seviyesi azalır. Beyindeki bu filtreleme sistemi dikkati, yalnızca kendisiyle aynı iletişim kanalında olan yere odaklar ve diğerlerini yok sayar. Örneğin yemek yerken ekran açıldığında, dikkat yemeğe, yemeği yediren anneye veya diğer sosyal veya duygusal uyaranlara odaklanmaz. Bunun yerine donuk ve duygusuz bir ekrana odaklanır. Bir süre sonra da beynin iletişim kanalı etraftaki kimseyi dikkat odağı içine almamaya başlar.
Çevredeki uyaranların yok sayılması, gittikçe sosyal anksiyete düzeyini de arttırır. Çünkü beyin dinamik ve canlı bir insanla ilişki kurmak yerine donuk ve duygusuz ekranla ilişi kurmayı öğrenmiştir. Dolayısıyla bir tarafın çok pasif, diğer tarafın çok aktif (ekran) olduğu bir durum oluşur. Böylece bu kişi, insanlarla ilişkide de pasif olmaya başlar. Onlardan gelen duygusal ve değişken tepkilere karşı nasıl davranacağını, o duyguları nasıl işlemleyeceğimi bilemez. Böylece kaygı düzeyi artar. Kaygılandıkça da daha çok ilişki kuramaz.
Özetle, aşırı ekran kullanımının dikkat süresini kısalttığı ve sosyal anksiyeteyi de arttırdığı sonucu çıkarılabilir. Sosyal ilişki kurmakta zorlanan bir kişi ise tekrar ekrana yönelerek tepkisel bir döngüsellik içine girebilir.
Sümeyye ÜstünPsikolojik Danışman
Sümeyye Üstün
Böcek 2 hafta önce
Elmas almak çoooooook istiyorum