Türkiye'de her bin bebekten 20'sinde görülen gelişimsel kalça displazisi, erken tanı ile tedavi edilebilir. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Ortopedi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Bulut, ultrason taramalarıyla erken tespitin önemli olduğunu ve basit tedbirlerle ciddi sorunların önüne geçilebileceğini vurguladı.
Türkiye'de her bin bebekten 20'sinde görülen, halk arasında doğuştan kalça çıkığı olarak bilinen gelişimsel kalça displazisi, erken fark edilmediğinde çocukların yürüme yetisini ve yaşam kalitesini ömür boyu etkileyen basit bir gelişim geriliğinden tam çıkığa kadar geniş bir yelpazede seyreden bir durumdur.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Bulut da erken tanı ve müdahale ile bu sorunun basit yöntemlerle gelişimsel kalça displazisini çözülebileceğine dair açıklamalarda bulundu.
ERKEN TANI İÇİN AİLELERİ UYARDI
Prof. Dr. Bulut, ultrason taramaları sayesinde kalça gelişimindeki geriliklerin erken dönemde tespit edilebildiğini ve ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabilecek topallama, kalça ağrısı, hareket kısıtlılığı, kısalık gibi ciddi problemlerin önüne geçilebildiğini belirterek:
"Doğum sonrası eski alışkanlıklar, bebeklerin baş aşağı sallandırılması veya kundaklanması, kalça çıkığı açısından risk oluşturuyor. Bu nedenle hem ailelerin hem de sağlık profesyonellerinin dikkatli olması gerekiyor" sözleriyle erken tanının önemini vurguladı.
GENETİK YATKINLIK DA RİSK FAKTÖRLERİ ARASINDA
Prof. Dr. Bulut, kalçanın klinik muayene bulguları ile incelenebileceğini, Ortolani ve Barlow testleri gibi yöntemlerle kalçanın yerine girip çıkıp çıkmadığının anlaşılabildiğini belirtti.
Ayrıca çıkık tarafın kısa olması, kalça ve uyluk katlantılarının asimetrik olması, kalçanın yana açılmasında kısıtlılık, yürüyüşte ördekvari adımlar ve bel eğiminin artması gibi belirtilerle tanının konulabileceğini aktardı.
Risk faktörleri olarak genetik yatkınlıktan ve bazı ırklarda daha fazla görüldüğünden de bahsetmek gerekir. Aile fertlerinde veya yakın akrabalarda kalça çıkığı olmasının da önemli bir risk faktörü olduğunu dile getirdi.
ORTAYA ÇIKILMADAN TESPİT EDİLMESİ GEREKİYOR
Prof. Dr. Bulut, "Yeni doğan döneminde klinik bulgular her zaman görünmeyebilir. Bu nedenle ilk 6 ayda yapılan ultrason taramaları altın standarttır. Ultrason, kalça yerinde olsa bile gelişim geriliği var mı yok mu bunu ortaya koyuyor ve erken dönemde müdahale imkanı sağlıyor. Erken tanı sayesinde basit tedbirlerle kalçanın normal gelişimi sağlanabiliyor, ilerleyen dönemde ortaya çıkacak topallama, kalça ağrısı veya ekstremite uzunluk farkı gibi sorunların önüne geçiliyor" diyerek kalça çıkığı henüz ortaya çıkmadan tespit edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Bulut, erken teşhis ve tedavi ile daha basit müdahalelerle daha başarılı sonuçlar elde edilebileceğine de değinerek, "Basit önlemlerle elde edilen başarı, ileri dönem ameliyatları ile kıyaslanamayacak kadar yüksek" sözleriyle geç kalınan vakalarda ise durumun çok daha ciddi olabileceğini ve büyük cerrahi müdahalelere gerek duyulabileceğini belirtti.
TARAMA TESTLERİNDE BAŞARI ORANI ÇOK YÜKSEK
2011 yılında Ortopedi Derneği ve Sağlık Bakanlığı iş birliğiyle başlatılan kalça tarama programları sayesinde ileri vakaların büyük ölçüde önlendiğini aktaran Prof. Dr. Bulut, diyerek konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
"Bu testler sayesinde erken tespit edilip basit yöntemlerle tedavi edebiliyoruz. İhmal edilen vakalarda ise topallama, kalça ağrısı, iş gücü kaybı ve ekonomik kayıp gibi sorunlar kaçınılmaz olabiliyor. Erken dönemde yapılan müdahaleler, hem tedavi süresini kısaltıyor hem de başarı şansını artırıyor. Her bebeğin kalça gelişimi yakından takip edilmeli. Özellikle risk faktörleri taşıyan bebeklerde ultrason taramaları ihmal edilmemeli. Erken müdahale, hem basit tedavi imkânı sunuyor hem de çocukların sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlıyor."
BİR YORUM YAPIN 0