Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde düzenlenen "Anadoludakiler: Sof'un Zamansız Yolculuğu" sergisi ziyaretçilerine kapılarını araladı. Serginin açılışında konuşan Emine Erdoğan, sof kumaşın desenlerindeki zevkiselim ve dokumasındaki ustalığın onu, 16. ve 17. yüzyıllarda dünyaca tanınan bir kumaş haline getirdiğini belirterek, önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde düzenlenen "Anadoludakiler: Sof'un Zamansız Yolculuğu" sergisi açıldı.
ASIRLARA YAYILMIŞ BİR KÜLTÜR BİRİKİMİ
Programda konuşan Emine Erdoğan, sof kumaşın, Ankara'nın taşına, toprağına sinmiş bir hafıza, asırlara yayılmış bir kültür birikimi olduğuna dikkat çekerek "Bugün, dokuma tezgahlarında tekrar sof kumaşı dokumak, 'medeniyetimizin ruhunu, başarısını, kimliğini ve belleğini dokumak' demektir." ifadelerini kullandı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ankara Valiliği, Ankara Kalkınma Ajansı ile Ankara El Sanatları ve Tasarım Merkezinin unutulmaya yüz tutmuş bu mirası büyük bir emekle hayata döndürdüğünü belirten Erdoğan, onu, müze vitrinlerinden çıkarıp, usta ellerle buluşturduklarını, medeniyete karşı takdire şayan bir vefa örneği gösterdiklerini söyledi.
"EMEĞİ GEÇEN HÜNERLİ KADINLARIMIZI GÖNÜLDEN TEBRİK EDİYORUM"
Emine Erdoğan, emeği geçenleri içtenlikle kutladığını belirterek, "Biliyorum ki bu büyük çaba, millet olarak köklerimizi diri tutmak, bizi biz yapan özümüzü ve kültürümüzü geleceğe taşımaktır. Ayrıca, projede yer alarak, 'sof dokuma usta öğretici' unvanı kazanan hünerli kadınlarımızı gönülden tebrik ediyorum. Ankara'nın sof mirası artık onlara emanettir." şeklinde konuştu.
Küreselleşen dünyada, kültürel değerlerin bir bir gündelik yaşamdan silindiğine dikkati çeken Erdoğan, tıpkı Ankara'nın bir zamanlar, dillere destan sof kumaşının ve her göreni kendine hayran bırakan tiftik keçilerinin önce nostaljiye, sonra hatırlanması bile mümkün olmayan, yitik birer hazineye dönüştüğünü vurguladı.
"BUGÜN TEKRAR SOF KUMAŞI DOKUMAK MEDENİYETİMİZİN RUHUNU, BAŞARISINI VE BELLEĞİNİ DOKUMAK DEMEKTİR"
Ankara'ya gelen seyyahların bu hayranlığı seyahatnamelerinde kaleme aldıklarını ve sof kumaşın zarafetini övmekle bitiremediklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mesela, 1618'de Ankara'da bulunan Polonyalı bir seyyah, 'Buradaki şehir halkının hepsi sofçulukla uğraşır, iyi cins sof dünyanın her tarafına buradan dağılır.' diye yazmıştır. 1640'larda Ankara'ya gelen Evliya Çelebi, 'Bu kumaş Ankara'ya özgüdür, dünyanın hiçbir yerinde üretme olanağı yoktur. Kadın-erkek herkesin işi, tiftikten kumaş dokumaktır. Hatta, Ankara'dan eğrilmiş iplik alalım, Fransa'ya götürelim, tiftik kumaşı üretelim dediler, ama dokudukları şey yine sof olmadı.' diye ifade eder. Tarih boyunca, pek çok seyyah ve tüccarın uğrak yeri olan Ankara ve çevresinin üretim ve ticaret faaliyetleri, üç yüz yıl boyunca sof üretimi etrafında şekillenmiştir. Sof kumaşının desenlerindeki zevkiselim ve dokumasındaki ustalık, onu 16. ve 17. yüzyıllarda, dünyaca tanınan bir kumaş haline getirmiştir. Bilhassa İngiltere, Hollanda ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde çok rağbet görmüş, seçkin çevrelerin ve kent kültürünün ayrılmaz bir parçası olmuştur. Bunlar, sadece tarihi notlar değil, Ankara'nın yüzyıllar boyunca taşıdığı bir gururun kayıtlarıdır. Görüyoruz ki, tiftik keçisi ve sof kumaşı, Ankara'nın alametifarikalarıdır. O nedenle bugün, dokuma tezgahlarında tekrar sof kumaşı dokumak, medeniyetimizin ruhunu, başarısını, kimliğini ve belleğini dokumak demektir."
"BİR KUMAŞIN YÜZEYİNE DOKUNDUĞUNUZDA BÜYÜK BİR KÜLTÜR HARİTASINA DA DOKUNURSUNUZ"
Emine Erdoğan, dokumaların, kumaşların, hayat yolculuğunun eşlikçileri olduğunu, her başlangıç, her son ve her dönüm noktasının dokumalarla anlam bulduğunu söyledi.
Kına gecesinden sünnet törenine kadar her geleneğin hikayesinin kumaşların diliyle anlatıldığını belirten Erdoğan, "Gelin duvakları, yuva kurmanın bereketinin, dervişin sırtındaki hırka tevazu ve edebin, kaftan kudretin, öpüp başımıza koyduğumuz al bayrak aziz vatanın, seccadeler ise kutsalın lisanı olur. Bir kumaşın yüzeyine dokunduğunuzda, uzun bir medeniyet hikayesine ve büyük bir kültür haritasına da dokunursunuz." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, bu nedenle 2021'de Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın destekleriyle, Türk Dokuma Atlası Projesini hayata geçirdiklerini hatırlatarak, Selçuklu ve Osmanlı dönemi boyunca, dünyada "Türk Kumaşı" adıyla nam salmış, dokuma kültürünü oluşturan değerleri tek tek ele aldıklarını, 7 bölgedeki dokumaları araştırdıklarını, tespit ettiklerini kimliklendirdiklerini bildirdi.
"KÜLTÜREL MİRAS SAVUNUCULUĞU HEPİMİZ İÇİN BİR MİSYON VE VEFA BORCUDUR"
Emine Erdoğan, geçen yıl ayrıca Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla "Anadolu'dakiler Projesi"ni başlattıklarını da anımsatarak, şöyle konuştu:
"İstedik ki ilk dokumanın yapıldığı, ilk ekmeğin piştiği, ilk parşömenin üretildiği, ilk resmin çizildiği, ilk masalın anlatıldığı Anadolu'nun zenginliğini geleceğe aktaralım. Göbeklitepe'nin, Çatalhöyük'ün, Mezopotamya'nın, insanlığa bıraktığı ortak mirası ihya edelim. Çünkü, Anadolu, Hititlerden Romalılara, Selçuklulardan Osmanlılara kadar, pek çok medeniyete ev sahibi olmuş, kadim bir yurttur. O yüzden, bizler, medeniyetimizi oluşturan, her ilmeği, her rengi, her motifi, her zanaatı korumalı ve yaşatmalıyız. Kültürel miras savunuculuğu, hepimiz için bir misyon ve bir vefa borcudur. Yeri gelmişken, zanaatlarımızın ve geleneksel sanatlarımızın, bilhassa gençler için, tercih edilen birer kariyer seçeneği haline getirilmesi gerektiğini de ifade etmek isterim. Eğer, geleneksel olanı, ruhunu ve özünü koruyarak modern tasarımlarla yorumlarsak, inanıyorum ki gençler de bu sanatlara kayıtsız kalmayacaktır ve böylece, geleneksel sanatlarımız, yaşatılan birer miras haline gelebilecektir."
"SOF O KADAR ÖZEL BİR KUMAŞ Kİ BAŞLI BAŞINA BİR ZARAFET ŞÖLENİ SUNUYOR"
Emine Erdoğan, tüm dünyada, yerel, otantik ve doğal ürünlere olan talebin günbegün arttığını, "yavaş ve sürdürülebilir moda"ya yönelik büyüyen bir ilginin olduğunu söyledi. İnsanların artık gardıroplarını açtıklarında evladiyelik giysiler görmek istediğini, etik, doğa-dostu ve sürdürülebilir üretimi desteklediklerini belirten Emine Erdoğan, bunun hem sof kumaşın hem de tüm Anadolu dokumalarının, hak ettikleri ilgiyi yeniden kazanmaları için bir fırsat olduğuna işaret etti.
Emine Erdoğan, "Sof, o kadar özel bir kumaş ki, ipeksi yapısıyla, başlı başına bir zarafet şöleni sunuyor. Ayrıca, yazın serin, kışın sıcak tutan yapısı, neme karşı dirençli olması ve kırışmaması gibi özellikleriyle öne çıkıyor. İz Ankara Tasarım ve El Sanatları Merkezimiz, halihazırda, sof kumaşından, şal, fular ve erkek atkısı üretiyor. Ayrıca, dantel, iğne oyası, keçe gibi geleneksel el sanatlarımızı, sofla buluşturuyor." diye konuştu.
Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geleneksel sanatlarımızı birbiriyle konuşturmak ve çağın tasarım anlayışlarına cevap verir hale getirmek, gerçekten takdire şayandır. Bu noktada, moda tasarımcılarımıza ve tekstil sektörümüze de önemli bir sorumluluk düştüğü kanaatindeyim. Çünkü, bizim gerçekten hem çok yetenekli tasarımcılarımız hem de büyük bir tekstil gücümüz var. Dolayısıyla yeni bir açılım yapmak ve Anadolu’dan dünya markaları çıkarmak bir hayal değil, ulaşabileceğimiz bir hedeftir. Bu anlamda, Ankara sof kumaşı için atılan adımların, ilham verici olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte, medeniyetimizin kültür mirasını, evrensel kültür ile tanıştıracak, yeni projelerin yapılacağına yürekten inanıyorum."
SOF KUMAŞINDAN KIYAFETLER DEFİLEDE SUNULDU
Emine Erdoğan, konuşmasının öncesinde 35 parçalık koleksiyondan oluşan "Anadoludakiler: Sof'un Zamansız Yolculuğu Sergisi'nin açılışını yaparak, ürünleri inceledi. Emine Erdoğan, konuşmaların sonrasında sunuculuğunu Ebru Akel'in üstlendiği ve sof kumaşından 35 kıyafetin gösteriminin yer aldığı defileyi izledi.
Defilenin son kıyafetini, eski Türkiye ve dünya güzeli, oyuncu Azra Akın davetlilere sundu.
Programa, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve eşi Pervin Ersoy, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un eşi Sevgi Kurtulmuş, Ankara Valisi Vasip Şahin ve eşi Şeyma Şahin, Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Şimşek, Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Duhan Kalkan, moda tasarımcıları, moda dergilerinin yayın yönetmenleri ve kadın giyim sektöründen firma temsilcileri katıldı.
Programda sonrasında, Emine Erdoğan ve davetliler aile fotoğrafı çektirdi.
Sergi ve defile sırasında Anadolu Medeniyetleri Müzesinin duvarlarına sof kumaşının yolculuğunu anlatan görüntüler yansıtıldı.
GEÇMİŞTEN BUGÜNE ANADOLU'NUN KÜLTÜREL MİRASI: SOF KUMAŞ
15. yüzyıldan itibaren Ankara'da tiftiğe dayalı bir dokuma sanayisinin gelişmesiyle, Ankara keçisinden elde edilen tiftik ipliğiyle bu ipten üretilen sof kumaşlar yurt içi ve yurt dışında rağbet gördü. Aradan geçen süreçte azalan ilgiyle sof kumaş kaybolmaya yüz tuttu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayelerinde ülke genelinde başlatılan "Dokuma Atlası" projesiyle sof kumaş yeniden hayat buldu.
Proje kapsamında, Anadolu'nun önemli kültürel miraslarından olan sof kumaşının tanıtımının yapılması ve üretiminin canlandırılması için Ankara Olgunlaşma Enstitüsünce faaliyetler yürütüldü. Yapılan analizlerde, Enstitü tarafından üretilen sof kumaşın aslına en yakın sof kumaş olduğu tescillendi.
Bunun üzerine Ankara Valiliği'nin 2022'nin aralık ayında Türk Patent Enstitüsüne yaptığı patent başvurusu kabul edildi.
Ajanslarınca sof dokuma kumaşının yaygınlaştırılması amacıyla bu kumaştan çeşitli ürünler üreten zanaatkarlara çeşitli destekler verildi.
"Anadoludakiler: Sof'un Zamansız Yolculuğu" programına ev sahipliği yapan Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Anadolu Medeniyetleri Müzesi ise geçmişte sof kumaşının üretilip satıldığı yerlerden biri olarak, bu kültürün yaşatılmasında simgesel öneme sahip bulunuyor.
KURDELE NAKIŞINDAN TEL KIRMAYA 35 PARÇALIK KOLEKSİYON
Ankara'nın kadim dokuma geleneğini çağdaş tasarımlarla buluşturan “Zamansız Zarafet: Sof Dokumanın Yeniden Doğuşu" koleksiyonu Ankara Valiliği İz Ankara Tasarım ve El Sanatları Merkezinde hazırlandı.
Bu koleksiyon Ankara Tiftik keçisinin ipeksi tiftiğinden dokunan, coğrafi işaret tescilli sof kumaşın yeniden yorumlanmasıyla oluşturuldu.
Toplamda 35 parçadan oluşan koleksiyonda, çarpana, suzeni, tel kırma, kurdele nakışı, filkete oyası, punch, ebru ve halkar gibi geleneksel el sanatları, el eğirmesi, doğal boyama ve sıfır atık yaklaşımlarıyla birleşti.
Her biri ustalıkla işlenmiş bu tasarımlar, Anadolu'nun sabırla dokunan zarafetini günümüz estetiğiyle yeniden canlandırarak, geçmişin ruhunu bugünün çizgisine taşıyor.
BİR YORUM YAPIN 0